İçeriğe geç

Ay: Nisan 2013

Ben seni çok sevdim..

Umut ve KaderBeş yaşımdan bu yana yazıyorum, oysa konuşmayı öğreneli daha beş yıl bile olmadı. Hala da becerebildiğim söylenemez. Oysa kağıt üzerinde kelimeler dünyasının oyunbazıyım, yeri gelirse manipülasyonun ustasıyım. Zaman zaman kalpsiz zaman zaman ise merhametsiz olarak sıfatlandırabilecek kadar gerçekçiyim bu hayatta. Duygulara tanımlanmış kelimelerle kavgalı olduğum için duygusuz addedilirim çoğu zaman. Her yeni gün yeni bir şeye dönüşür, süreklilik halinde değişirim. Değişmeyen, değiştiremediğim belki de değişmemesi gerekmeyen tek şey kelimelerle yıllardır süregelen kavgam. Sessiz harfler gibidir benim kelamlarım, sadece kağıt üzerinde anlamlı. Nefes bulamaz benim kelamlarım, sesleri çıkamaz…

Çünkü ben inandım ki değerli olan ben söylemeden ne hissettiğimi anlayabilmeleriydi. Ve ben inandım ki anlamlı olan ben talep etmeden ihtiyacım olanı verebilmeleriydi. İnandım ki sesli ya da sessiz kelimeleri kullanmama gerek olmadan benim olan, gerçekte ‘benim’ olandı.

2 Yorum

Bi’ ağlasam.. Bitecek her şey..

Bi’ ağlasam,No Name by Sezen Tulgarer bitecek her şey. (Dikkat: “bir ağlasam” veya “bi-ağlasam” değil; “bi’ ağlasam”)

En son ne zaman ağladığımı hatırlamaya çalışıyorum, bi’ vakittir. Yüreğimi sıkıştıran bi’ filmin sonunda ya da bi’ arkadaşın ölümündeki ağlamayı kastetmiyorum. En son ne zaman öz’üm için ağlamıştım? Bi’ vakittir sadece düşünüyorum. Ağla(ya)mıyorum ve düşünüyorum. Neden düşündüğümüzü düşünüyorum. Neden düşünüyoruz ki? Tüm bu düşünceler, bi’ gün evren addettiğimiz o büyük enerjinin şuursuz bi’ parçası olmayacak mı?  Neden hala düşünüyoruz ki?!

“Nasılsın?” diye soruyor insanlar beni gördüklerinde. Bu soruya ehemmiyet verdiğimden sebep cevaplamadan önce iyice düşünüyorum, acaba nasılım diye.  

Yorum Bırak

Kırın kalemi, atın beni de içeri..

“Benim ya da diğer ateistlerin din karşısında ara sıra takındığımız bu düşmanca tavır sadece kelimelerle sınırlıdır. Ben ilahiyat kaynaklı bir tartışma yüzünden hiç bir yere bomba atmayacağım, kimsenin kafasını kesmeyeceğim, kimseye taş fırlatmayacağım, kimseyi çarmıha gerip yakmayacağım, kimseye işkence etmeyeceğim veya gökdelenlere uçakla çarpmayacağım.” – C. Richard Dawkins

Sen Beni De Fazıl SayBen dinlere inanmıyorum ve yalnız değilim.

Biz dinlerinize inanmıyoruz ve biz hiç de az değiliz.

İnanmıyoruz çünkü biz, önümüze sunulan her bilgiyi sorgulamadan kabul edenlerden değiliz.

Düşünüyoruz. Sorguluyoruz.

Doğduğumuzda kulaklarımıza adımızla birlikte üflenmiş dinlere inanmama kararını verene kadar o kadar çok düşünüyoruz ki sizlerin hayatınızı idame ettirmek için bir dine inanmaya neden ihtiyacınız olduğunu da çok iyi anlıyoruz.

Ölümden korkmanızı, ölümden sonrasının bilinmezliğinden korkmanızı ve kendinizi güvende hissettirecek bir yalana inanmanızı ‘insani’ buluyor, anlıyoruz. Bu dünyadaki tüm sömürülere, yoksulluklara ve yoksunluklara tahammül edebilmeniz için bir sonraki seviyede –ölümden sonra- ödüllendirileceğinize inanmanızı ‘insani’ buluyor, anlıyoruz.

Yorum Bırak

Müslüman ya da Yahudi, Türk ya da Kürt DEĞİLİM. Hatta Fulsen bile DEĞİLİM, sadece İNSANIM!

Fulsen bile degilimNe kadar görmezden gelsen de SEN de SADECE insansın.

Çatışmalar, çarpışmalar, tartışmalar, sıcak veya soğuk savaşlar… Doğrular konuşuluyor, değil mi? Herkes kendi doğrusunu savunuyor, değil mi? Doğru! Doğru, tarih çizgisinde coğrafi konuma göre soluk aldığımız her an değiştirdiğimiz insan icadı bir görecelik hali. Gerçek, ne peki? Gerçek, doğduğun andan itibaren sana konulmuş tüm isimler ve sıfatları soyunup çıplak kaldığında, doğada bulunan ve zamanla değişmeyen varlık hali.

Bu gerçek sizlerden yıllarca saklandığı için üzgünüm ama sen Kürt değilsin. Sen Yahudi değilsin. Sen zenci sen de beyaz değilsin. Sen göçmen sen de çingene değilsin. Hepiniz sadece insansınız. Tek ırk olarak birleşmeyi öğrenmeliyiz.

Ne kadar aksi öğretilmiş olsa da SEN sadece DÜNYA vatandaşısın.

İnsansın dediğim için kendini çok ehemmiyetli bir varlık olarak da addetme.

1 Yorum

Neden FEMEN için memelerimi açmıyorum?

Amina TylerTunuslu Amina Tyler’ın feminist örgüt FEMEN için üstsüz fotoğraflar göndermesi sonucunda çıkan tartışmalar ve vücuduna Arapça “bedenim bana ait, kimsenin namusunun kaynağı değil” yazan Amina’ya recm tehditleri aldığı yönündeki haberler sonrasında, örgüt 4 Nisan için uluslararası bir eylem çağrısı yaptı. Bir anda tabiri caizse ‘gaza geldim’. Sonra durdum. Düşündüm. Bu düşünceler arasında bir kadının recm cezasına çarptırılma durumuna karşı durup, bu eyleme katıl(a)madığım için “batsın benim insanlığım” bile dedim. Altınızı çizerim ‘kadınlığım’ değil ‘insanlığım’. Sınırlı sayıda haber kaynağında sadece meme uçlarını buğulayıp ya da siyah çizgilerle sansürlenip yayınlanan fotoğraflarını görünce sinirlendim. Tüm ayıp meme uçlarında çünkü! Meme ucu görünmezse serbest, görünürse cezaya tabii. Bu esnada o meme uçlarını gösterdikleri için ceza alan haber kaynaklarıyla da tanıştım. İçler dışlar çarptım, hesabımı yaptım ve memelerimi açmadım.

2 Yorum

Aziz Dostum

Aziz Dostum

7 Temmuz  2011, Istanbul

Sayın Tanrı,

Umarım size ‘Tanrı’ diye hitap etmemde bir sakınca yoktur. Son haftalarda normal bir insanoğlunun düşünmesi gerektiğinden biraz daha fazlasını düşünmüşüm. Düşündüklerim arasında cümlesini kurabildiklerimi kalemim yettiğince yazmışım. Cümlesini henüz kuramadığım düşüncelerimi ise biraz yüksek sesle düşünmüş olsam gerek ki insanoğulları akıl sağlığımı yitirdiğime kanaat getirdi (Bu noktaya kadarki cümlelerimde eylemlerimden miş’li geçmiş zamanla bahsetmem, bahsi geçen zaman zarfını biraz puslu biraz buğulu geçirmemden sebeptir. Lütfen bana arpa suyunu, aslan sütünü tüketmenin caiz olmadığını söylemeyin. Kazara mı yaptınız da sonra yasaklama ihtiyacı duydunuz bilemem tabii ama insanoğluna bahşettiğiniz en değerli lütuftur kendileri).

Sözü uzatmadan mevzuya gelmek isterim, 

3 Yorum

Emek kalesi düştü ama davamız devam ediyor..

Emek SinemasiSiz! Evet, size soruyorum! Sizin uğruna savaş verdiğiniz bir davanız var mı? Peki, siz davanız için sahip olduğunuz nelerden vazgeçebilirsiniz?

Bir adam var bu ülkede, adam gibi bir adam, adı Atilla Dorsay, şahsen tanımam. Ama onunla aynı havayı soluduğum için onur duyarım. Bir adam var bu ülkede, davası uğruna 45 yıllık koltuğunu masaya sürüp restini çeken ve sözünden dönmeyen. 2011 yılıydı Dorsay “Emek yoksa ben de yokum” dediğinde.

Şimdi bugün bir adam çıkıyor ve diyor ki “Kıyma kendine Atilla Dorsay”. Bir adam,  adı Akif Beki. Ekliyor: “Kıyma kendine üstat! Yıkılan bir binanın yerine yenisi, hatta belki aslına da uygun çok daha iyisi yapılır ama kıyılan bir ustanın yerine aynısı kolay yetişmiyor. Gel yeniden düşün bu istifayı. Tarihi de olsa bir bina için kalemini feda etme, çünkü sen o binadan daha kıymetlisin.” Buyurun size Türkiye’nin portresi, düştüğümüz yerin varaklı çerçevede resmi.

Yorum Bırak