İçeriğe geç

Ay: Kasım 2013

Kafe-Bar ve Restoranları Kullanma Rehberi

Türkçe meali: Bahşiş hayat kurtarır. Çeviri: Tipping (bahşiş bırakmak) Çin'de bir şehir değildir.
Türkçe meali: Bahşiş hayat kurtarır.
Çeviri: Tipping (bahşiş bırakmak) Çin’de bir şehir değildir.

Bugün yeni işinizdeki ilk gününüz. Biraz heyecanlı, biraz gerginsiniz. Sürekli gülümsemek zorunda hissediyorsunuz. Mutfağın ve tuvaletin yerini yeni öğrenmişken, henüz bilgisayarınız ve telefonunuz teslim edilmemişken, amiriniz/müdürünüz “Sen şimdi bunu okuyarak başla, ben o arada sabah işlerimi toparlayayım” diyerek elinize bir kitapçık tutuşturur: Personel El Kitabı…

İçindekiler: Biz kimiz? Vizyonumuz, misyonumuz… Bu şirketin kartvizitini taşıdığınız süre boyunca yapacaklarınız-yapmayacaklarınız, giyecekleriniz-giymeyecekleriniz, konuşacaklarınız-konuşmayacaklarınız, nerede oturup ne zaman kalkacağınız maddeler halinde sayfa sayfa önümüze konulur. Aklınızdaki en büyük soru olan öğle yemeklerinin nerede yenileceği hakkında bilgilendirme alana kadar bu maddeleri, “He he peki peki” “Yok canım daha neler” “Her yerde aynı teraneler” vb. yorumlarla bıyık altından gülerek okursunuz.

Masanızın türlü süs eşyaları, fotoğraflar, oyuncaklarla kişiselleşmesinin akabinde, yani yeni iş yerinizde deneme süresini atlatıp koltuğu garantiledikten az sonra, müşterilerin ne yapıp-ne yapmayacakları, neyi talep edip-neyi etmeyecekleri gibi pek çok madde, bazen sinirle bazen kahkahayla şahıs ve kurum adı verilerek çay-kahve-sigara molalarının sohbetine meze olur. Her çalışanın bir el kitabı varsa, her müşterinin de bir el kitabı olması güzel olmaz mıydı?

Çok uzağa gitmedim, yeni sektörüm için hazırladım: Kafe-Bar ve Restoranları Kullanma Rehberi

3 Yorum

İki Özgür Ruh

Sezen, 2013, Rumeli Hisarı
Sezen, 2013 Ağustos, Rumeli Hisarı

Merhaba, ben Fulsen. Hatırladınız biliyorum; 32’sine doğru, garson ve mutlu kadın. Bir vakit önce boş bir sayfanın önünde çırılçıplak soyundum; siz beni öyle tanıdınız. Hikayedeki boşlukları kendinizce doldurdunuz. Ben mi? Sigarayı bırakıp, tütüne başladım. Yanaklarım kızardı sık sık. Uzun zamandır sesini duymadığım arkadaşlarımla konuştum. Evi temizlemeyi biraz ihmal ettim. Aynalara daha fazla baktım, geçmişteki ‘ben’lerle daha çok konuştum.

Bir zamanlar… Duvardan duvara kütüphanem vardı, bir sabah uyandım tüm kitaplarımı “Bu kitabı okusa ne güzel olur” dediğim insanlara dağıttım.  Yatak odamdan büyük giyinme odam vardı, kıyafetlerimin beşte biri ile yaşabileceğimi kabul edip, kalanını ihtiyacı olanlara dağıttım. Hafifledim. Ama ben de insanım, sahip olma ve biriktirme güdümle hala her gün savaşıyorum. Vazgeçemediğim tek şey ise ‘insanlarım’.

Her birikim ‘bir’ ile başlamaz mı?

16 Yorum