Bugün yeni işinizdeki ilk gününüz. Biraz heyecanlı, biraz gerginsiniz. Sürekli gülümsemek zorunda hissediyorsunuz. Mutfağın ve tuvaletin yerini yeni öğrenmişken, henüz bilgisayarınız ve telefonunuz teslim edilmemişken, amiriniz/müdürünüz “Sen şimdi bunu okuyarak başla, ben o arada sabah işlerimi toparlayayım” diyerek elinize bir kitapçık tutuşturur: Personel El Kitabı…
İçindekiler: Biz kimiz? Vizyonumuz, misyonumuz… Bu şirketin kartvizitini taşıdığınız süre boyunca yapacaklarınız-yapmayacaklarınız, giyecekleriniz-giymeyecekleriniz, konuşacaklarınız-konuşmayacaklarınız, nerede oturup ne zaman kalkacağınız maddeler halinde sayfa sayfa önümüze konulur. Aklınızdaki en büyük soru olan öğle yemeklerinin nerede yenileceği hakkında bilgilendirme alana kadar bu maddeleri, “He he peki peki” “Yok canım daha neler” “Her yerde aynı teraneler” vb. yorumlarla bıyık altından gülerek okursunuz.
Masanızın türlü süs eşyaları, fotoğraflar, oyuncaklarla kişiselleşmesinin akabinde, yani yeni iş yerinizde deneme süresini atlatıp koltuğu garantiledikten az sonra, müşterilerin ne yapıp-ne yapmayacakları, neyi talep edip-neyi etmeyecekleri gibi pek çok madde, bazen sinirle bazen kahkahayla şahıs ve kurum adı verilerek çay-kahve-sigara molalarının sohbetine meze olur. Her çalışanın bir el kitabı varsa, her müşterinin de bir el kitabı olması güzel olmaz mıydı?
Çok uzağa gitmedim, yeni sektörüm için hazırladım: Kafe-Bar ve Restoranları Kullanma Rehberi
3 Yorum