Hafıza ve hatıra üzerine düşünüyorum bu günlerde. Bazı zamanlar seyrettiğim filmleri, okuduğum kitapları unutuyorum diye, yaşamış olabileceğim çok özel anları unutmuş olabilirim diye üzülüyorum. İşte o zamanlarda hafızayı hatıraya çevirmek için daha fazla not tutman gerektiğini düşünüyorum. Hafızamdaki o ana dönmenin verdiği utançla gözlerimi sımsıkı kapatıp, dişlerimi sıkıp, suratımda ekşi limon yalamışım gibi bir ifadeyle, tırnaklarımı avucumun içime saplarken kafamı sola doğru çevirdiğim bazı hatıraları gerçek zamanlı kağıda döktüğüm not defterlerini atmış olduğumdan sebep kızıyorum zaman zaman kendime. Zaman zaman boş bir sayfanın karşısına geçip, bir sigara yakıp, yazmayı düşlüyorum. Yazmak ne zaman bu kadar zor oldu, onu düşünüyorum.
Hafızamdaki ilk hatıra üç yaşımı doldurduğum gün, doğum günüm. Beni az çok tanıyanlar ilk hatıramın bir doğum günüme dair olmasına şaşırmayacaklardır. Aydınlık bir oda ve beyaz çarşaflara vuran güneşi hatırladığıma göre mevsimini ve iklimini şaşırmış bir Aralık günü olsa gerek.
Yorum Bırak