Rakı şişeleri boşaldıktan sonra, sabah ezanından önce.
Kasaba için çorba vakti. Caddede bir dinginlik. Sanki çocuklar uyanmasın diye herkes fısıldayarak konuşuyor.
Çığlık çığlığa bir kadın sesi.
“Hayır! Bırak beni! Gelmiyorum… Bırak beni, burada kalacağım!”
Sesi tanıdık geliyor. Biz daha dükkânı kapatmamışız. “Koş” diye bağırıyorum sevgilime. Sadece adamla kavga etmiyor, yükselen sesine birileri gelir umuduyla yardım istiyor sanki.
“Rahat bırak beni… Git buradan!”
Tanıdık değil. Bir kadın. Çorbacının sigara üzerine sigara yakan sarhoşlar için kaldırıma attığı masalardan birinin köşesinde, apartman topuklu ayakkabılarının üzerinde yalpalayarak elindeki yarım ekmek kokoreci sokak köpeklerine paylaştırmaya çalışıyor. Ne olduğunu anlamak için pusuda bekliyoruz. Bir adam. Kadını kolundan çekiştirerek masanın önünde duraklamış arabaya bindirmeye uğraşıyor.
Yorum Bırak