En sevdiğim şarkılardan biri çalıyor. Müziği açmamıştım ki bu da nereden çıktı? Kavrulmuş soğan kokusunu içime çekiyorum. Huzur…
“Ali, hayatım o domateslerin kabuğunu soy.”
Kafamı çevirmemle Ali kayboluyor. Sesleniyorum, ses vermiyor. Mutfak her zamankinden daha büyük gözüküyor gözüme. Şarkı çalmaya devam ediyor. Ayaklarıma kediler dolanıyor. Camı açık mı unuttum? Bu kediler de nereden çıktı? Rüya mı bu? İnsan rüyasında müzik dinler mi? Yoksa rüya içinde rüya mı? Çenem düştü yine. İnsan rüyasında bu kadar kendiyle konuşur mu? Geri dön. Nane yapraklarını ayıklayacaktım.
Şarkının nakaratı çalmaya devam ederken karnımda nereden geldiği belli olmayan yumruk yemişcesine bir acı. Zencefil! Kedim evin uyandırma alarmı olma sorumluluğunu telefonumla paylaşıyor. Şarkı devam ediyor. Gözleri görmeyen insanların elleriyle yoklayarak aradığını bulduğu gibi yastıklarla battaniyenin arasında Ali’yi ararken, titreyen telefonumu buluyorum. Sol gözümü kapalı tutarak ekrana bakıyorum: Leyla!
5 Yorum